top of page
  • Yazarın fotoğrafıDursun Bulut

CHP Eyüpsultan 38. Dönem İlçe Kongresi Konuşmam

Sayın Divan Başkanı,

Sayın Divan Kurulu Üyeleri,

Sayın Delegeler ve Değerli Üyelerimiz,


Hepinizi selamlıyor ve saygılar sunuyorum.


Bugün burada önemli bir görev ifa edeceğiz. CHP Eyüpsultan ilçemizin 38.Olağan Kongresini icra edeceğiz. Dünya’yı, Türkiye’yi konuşacağız. Gelecekte partimizi yönetecek kadrolarımızı seçeceğiz. Tüm aday arkadaşlarıma başarı diliyorum. Umarım bu kongre çoğunlukçu sistemin son kongresi olur. Çünkü %50 + 1 ile kazanan liste her kurulu tümüyle kazandığı ve kaybedenlerin bir tek yönetici dahi kazanamadığı sistemdir. Önümüzdeki tüzük kurultayında nispi temsil sistemini getirerek ya da çarşaf listelerin blok listelerle değiştirilmesini tümüyle tüzüğümüzden çıkararak çoğunluğun değil çoğulculuğu uygulayarak adil temsiliyeti sağlamış oluruz.

Sevgili Dostlar,


Bugün burada siyaset konuşacağız. Kimseyi çekiştirmeden. Bugün burada neoliberal sistemi ve onun yarattığı otokratik rejimleri konuşacağız. Bugün burada nasıl bir Türkiye’de yaşıyoruz ve nasıl bir parti üyesiyiz bunları konuşacağız.


Dünyamız birkaç emperyalist ülkenin esiri durumundadır. Yaklaşık 50 yıldır uyguladıkları neoliberal sistem sömürü düzeninden öte sömürünün katmerleştirildiği bir sistemdir. Tekellerin, kartellerin, tröstlerin hiçbir engele takılmadan aşırı karlar elde ettiği bir sistemdir. Bu sistemde bir avuç insan yani sadece %1’lik zengin kesim Dünya malının yarısına sahip (DİSK/Genel – İş araştırması). Afrika kıtasının Dünya pastasındaki payı 4,9 trilyon dolarken, sadece Kuzey Amerika’nın (ABD ve Kanada) 136,3 trilyon dolar. İşte bu yüzden Afrika’da insanlar açlıktan ölüyor. Worldometer rakamlarına bakınca günde ortalama 25.000’in üzerinde insan açlıktan ölüyor. Dünya’da aç insan sayısı ortalama 900.000.000. İçme suyuna erişemediği için oluşan kirlilikten dolayı ölen insan sayısı 500.000’nin üzerinde. Sadece bu yıl yok edilen orman alanları, 3.303.000 hektar. Dünya’da iç savaşlar ve emperyalist işgallerden dolayı son yirmi yıl içinde ölen insan sayısı 3.000.000’un üzerinde.


Çok açıktır ki, Dünya barışı yerine ABD ve işbirlikçilerinin askeri gücü ikame edildi. Eşitsizlik alabildiğine arttı. Ancak BM suskun, Dünya solu, sosyalistleri, sosyal demokratları suskun. En çok da Sosyalist Enternasyonal suskun. Partimiz ve Dünya Solu birleşerek bu eşitsizliğe, sömürüye, savaşa, işgale hayır demelidir.


Aşırı kar hesabı, çevreyi kirletmedeki duyarsızlıkları nedenleriyle atmosfere saldıkları gazlar küresel ısınmayı getirdi. Küresel ısınma da iklimleri değiştirdi, susuzluğu, kuraklığı veya aşırı yağışları getirmesiyle oluşan sellerle binlerce insanın ölümüne sebep olundu. Dünya bu sorunlarını sadece çevre aktivistlerinin verdiği mücadeleyle yenemez. Siyasal partiler BM’yi harekete geçirmelidirler.


Dünya bu sorunları yaşarken Türkiye farklı şeyleri yaşamıyor. Sadece Rusya’da diktatörlük yok. Sadece Macaristan, Belçika, Hollanda, Avusturya’da sağcı baskıcı iktidarlar yok. Bizde de baskıcı ve tek kişilik bir yönetim var. Bu yönetim, demokrasiyi, yargıyı tamamen ortadan kaldırarak ve herkesi baskı altına alarak susturmak istiyor. Talimatla gelen yargı kararlarıyla Osman Kavala’yı yaklaşık 6 yıldır, Selahattin Demirtaş’ı 7 yıldır, Gezi tutsaklarını 16 aydır içeride tutuyor. Peki bunların suçu ne? Mahkemeler beraat veriyor, bir gün içinde yeni mahkeme kararlarıyla içeride tutuluyorlar. Milletvekili seçilen Can Atalay’ın tutukluluğu devam ediyor. Yüksek sesle haykırmalıyız. Çete üyeleri, İBDA-C, İŞİD elebaşları değil; siyasi tutsaklar derhal serbest bırakılmalıdır.


İktidar ülkeyi açlığa mahkûm etti. Her gün yağmur gibi zam yağdırıyor. Bakan ise herkese 2026’ya kadar sabır telkin ediyor. Cumhurbaşkanı ise tasarruftan bahsediyor. İnsanlar sefalet içinde, evlerine ekmek dahi götürecek takat kalmamışken tasarruftan, sabırdan bahsediliyor. Siz tasarrufa önce saraydan başlayın. Beşli çetelerden, havuzculardan, yandaşlardan başlayın. Onların dolarlar içinde yüzmesini durdurun.


Sevgili Delegeler,


Bugün bunlar yaşanıyorken bu iktidar hala devam ediyorsa, dönüp kendimizi sorgulamalıyız. Evlerimizde, ofislerimizde, parti lokallerimizde oturarak haksızlıklara son vermemiz mümkün değil ve tarih boyunca hiç olanaklı olmamıştır. Dolayısıyla sokağa çıkmadan, zamma, zulme, baskıya karşı çıkmadan, sokakla bütünleşmeden iktidar olamayız. Ormanları sömürüp yok edenlere karşı halkla bütünleşmeden bu düzeni değiştiremeyiz. Arsenikle Fırat Nehri’ni, Kelkit Ovası’nı, Fatsa ve Kaz Dağları ormanlarını zehirleyenleri durduramayız.


Ne acıdır ki, Dünya ve Türkiye bu durumdayken Dünya’da sağ radikal partilerin oyları yükseliyor ve iktidar oluyorlar. Bizde de 23 senedir sağ ırkçı ve dinci radikaller ortaklaşa iktidardalar. Gelişmemiş ülkelerin büyük çoğunluğunda da diktatörler iktidarda. Peki bunu sorgulamayacak mıyız? Bu gidişat bizleri rahatsız etmiyor mu?


Cumhurbaşkanlığı seçim yenilgisinden sonra halk ürktü. Yenilgi insanları partimize karşı öfkelendirdi ve umutsuzluğa sürükledi. Öfkeyi ve umutsuzluğu nasıl çözmeliyiz diye kafa yormamız gerekirken, 3 aydır genel başkanlık koltuğu TV’lerde konuşuluyor. Partimiz tıpkı Cumhurbaşkanlığı adaylık sürecindeki gibi yıpratılmaya devam ediliyor. Herkes koltuğa kilitlenmiş. Biri, “Buradayız, devam ediyoruz.” derken diğerleri “Kalkın biz oturalım.” diyor. Peki biz bu koltuk kavgasına karşı çıkıp CHP’liyiz dediğimizde suç mu işlemiş oluyoruz? Nedir bu öfke hatta kin? Gelin biz olalım diyemeyecek miyiz? Partimizin genel başkanı da MYK ve PM Üyeleri de milletvekilleri de il ve ilçe yöneticileri de belediye başkanları da bizim ortak değerlerimiz değil midir?


Genel merkezimiz dahil her yetkiliyi sorumluluğa davet ediyorum:

  • Biz TV’ler yerine sokaklarda olmalıyız.

  • Zamma, zulme, baskıya tepki vermeliyiz.

  • Yoksulların ve ötekileştirilenlerin yanında olmalıyız.

  • Ortak bir çalışmayla tüzüğümüzü mutlaka gerçek manada ve uygulanır bir şekilde demokratikleştirmeliyiz.

  • Ön seçimi olmazsa olmaz yapmalıyız.

  • Kotaları “dolgu malzemesi” olmaktan çıkarmalıyız.

  • Kurulları işletmeliyiz.

Değerli Delegeler,


2024 de tıpkı 2023 gibi bir sınav yılıdır. Birinci sınavı başaramadık.

Gelin; bu kongrelerle birlikte birliğimizi pekiştirip kongreden kol kola çıkalım.
Gelin; ithal adayları birlikte reddedelim.
Gelin; üye iradesiyle adaylarımızı belirleyeceğimizi ilan edelim.
Gelin; seçim alanlarına kavga taşıyanlar yerine kavgasız bir örgütü taşıyalım.
Gelin; birleşerek, bütünleşerek, demokrasi güçleriyle kol kola girerek 29 yıldır kazanamadığımız Eyüpsultan seçimlerini kazanarak tarih yazalım.
Gelin; yarından itibaren örgüt toplantılarını, danışma kurulu toplantılarını, mahalle meclislerini sürekli kılalım.
Gelin; halkla, esnafla, sivil toplum temsilcileriyle daha sık buluşalım.

Bu duygularla tekrar hepinizi selamlıyor, adaylarımıza ve kongremize başarılar diliyor ve saygılar sunuyorum.


Dursun Bulut

127 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page